Farklı olmanın cezası sabittir!

Oysa ne güzeldir hayattan bihaber öyle yaşayıp gitmek. Farkında değilsindir hiçbirşeyin... ne güzel!

Yatarsın, uyursun hiçbirşey düşünmeden... sananedir senden gerisi?

Yapabilseydim gözlerimi kapatmak isterdim gördüklerime, kulaklarımı tıkamak duyduklarıma... öyle yaşayıp giderdim bende duymadan, görmeden, bilmeden!

8 Şubat 2010 Pazartesi

Boyalı Kuş - Jerzy Kosinski

Boyalı kuşların hikayesini bilir misiniz? Aklımda, uzun zamandır anlatacağım araya başka birşeyler giriyor. Anlatacağım, üşeniyorum. Anlatacağım, unutuyorum. Bu sabah hazır yazı konusunda hamaratlığım üstümdeyken yazayım dedim. Yazıda kitaptan, forumlardan, edebiyat sitelerinden alıntılar var.

Farklı olmayı anlatmaktadır “Boyalı Kuş” isimli romanında Polonyalı yazar Jerzy Kosinski. Avrupa’nın Katolik ve Ortodoks ortamlarında, ikinci dünya savaşı sırasında ailesi tarafından korunmak amacıyla sokağa salıverilmiş kara kafalı bir Musevi çocuğun Nazi baskısı altındaki sarışın bir Avrupa’da yaşadıklarını.

1939 yılının sonbaharı, İkinci Dünya Savaşı'nın ilk haftaları. Binlerce benzeri gibi altı yaşındaki o küçük çocuk da, Orta Avrupa'nın büyük bir şehrinde yaşayan annesiyle babası tarafından uzak bir köye gönderildi. Bir takım olaylar bütün hesaplarını alt üst etti. Başıboş kalan çocuk bir köyden diğerine geçti durdu.

Savaşın dört yılını geçirdiği köyler, belirli bir bölgede toplanmıştı. Köylerinden dışarı çıkmayan, kendi aralarında yaşayan, sarı saçlı, açık tenli mavi gözlüdür oraların köylüleri. Oysa çocuk esmer, kara kaşlı ve kara gözlüydü. Herkes çocuğu Çingene ya da Yahudi sandı. O günlerde Yahudiler, Nazilerin emri ile öldürülüyor. Yanında bir yahudi barındıran da öldürülüyor. Bu nedenle çocuk doğru dürüst ailelerin yanında falan değil ne kadar deli tuhaf insan varsa onların yanında kalmak zorunda kalmıştır. Kitapta anlatılan öyküler insan psikolojisini altüst edecek tarzdan. Alıyorsun başını iki elinin arasına her öyküden sonra uzun uzun düşünüyorsun. En azından ben kendimi hep bu halde buldum.

Kitabın adı olan boyalı kuşun öyküsü ise yürek parçalayıcı: Çocuk, kuşçu Lekh'in yanına sığınır. Lekh ormanda en güzel kuşları yakalar, bunları köylülerle takas ederek hayatını kazanır. Ludmilla yöredekiler tarafından dışlanmış bir kadındır ve Lekh'in sevgilisidir. Zaman zaman buluşurlar, ancak hiç kimse kadının yaşadığı yeri bilmez. Ludmilla uzun süre ortadan kaybolduğunda Lekh en güzel kuşlardan birini seçer, onun her yanını rengârenk boyar. Ormanda, çocuğa kuşu ayaklarından tutarak sallatır, tepelerinde onun bağrışına gelen yeteri kadar kuş toplanmasını bekler. Sonra bırakır sürünün içine boyalı kuşu. O özgür olduğuna emin, katılır sürüye. Onlar ise kendilerinden biri olmadığına inandıklarından gagalayıp parçalarlar garip misafiri; zavallı kuş tüysüz, kan içinde düşer yere. Lekh'in sevgilisini görememesi uzadıkça kuşların kurbanlığı da sürer.

Farklı olmanın cezası sabittir.

Kendinden farklı olanı insanoğlu da aynı şekilde cezalandırır. Yüzyıllar boyunca dil, din, ırk ve kültür ayrımcılığının kanla belirlediği sınırların bugün iyice cılızlaşmış bir hümanizmle ortadan kalkması olsa olsa safdilli hayalimizdir. Cicili bicili medeniyet düzeyimize rağmen bugün halen devam eden savaşlar, kültür çatışmaları ve doğanın bahşettiği kaynakların paylaşımının insanlar arasındaki dil, din, ırk gibi çeşitli farklara göre yapılıyor olması insanı bu kati umutsuzluğa sürüklemektedir.

İnsanoğlunun boyalı kuşlara verdiği cezalar çok acımasızdır. Galileo Galilei dünyanın döndüğünü iddia ettiği için 1633 yılında Vatikan tarafından müebbet hapse mahkûm edildi ve başka bilim adamları, filozoflar, sanatçılarla çok kabardı bu liste. İnsanlık değişimden korktuğu içindir ki yüzyıllar boyunca farklı olana saldırdı durdu.

Ve memleketimiz de dünyadan hiç geri kalmadı bu dışlama, yabancılama konusunda. Örneklerini gündelik yaşamda izledik durduk. Bir uzun saçlılara saldırıldı, bir top sakallılara, bir küpeli erkeklere… Köylü aşağılandı, rahat giyinen kadın taciz edildi. Farklı renklerde giyinmekten tutun da, eşcinselliğe kadar hemen her derecede farklılığa büyük bir saldırganlıkla cevap vermekte dünya toplumlarından hiç de geri kalmadık.

5 yorum:

ferdagokturkince dedi ki...

farklı olma tehdit onlara. sabun yaparlar sonra ;)

ÇöpLük dedi ki...

bir yerde diye bir kitabı vardı jerzy kosinskinin onu begenınce bunuda almıştım bunuda beğenmiştim bunuda beğenince adımlar diye kitabını okumuştum.adımlar bildiğin erotik bir kitaptı.ama kimse içeriğini bilmediği için çok rahat bir şekilde metroda okulda heryerde okuyabılıyordum.neyse işte :D

Boyalı Kuş dedi ki...

Çok sevdiğim bir arkadaşım sayesinde tanıştım Kosinski' yle. Çok severek okumuştum. Günlerce sahhaflarda orjinal basımını aramış, bulamamış Ortaköy' de gezerken sahilde ki kitapçılarda bulmuştum. Bulur bulmazda okumaya başlamıştım. Kendime benzetmiştim boyalı kuşun halini. Ama artık yaşamak zorunda olduğumu idrak ediyorum. Hayatta kalmak için boyalarımdan arınamasamda, gizlemem gerektiğini biliyorum.

ebru dedi ki...

son zamanlarda orta avrupadan bircok arkadas edindim, ozellikle de polonyadan, sohbetlerimiz sirasinda ne kadar da cahil kaldim 2.dunya savasi hakkinda, yeteri kadar okumadim diyerek babamin dagilmis kutuphanesinde aldim solugu..babamin kitabin ilk sayfasinda 6/10/1970 tarihli bir imzasi var ben de hemen attim altina Haziran 2011..ama bende bu kadar iz birakacagini tahmin etmemistim..gercekten de bir kac kez firlatmak istedim, okudukca asabim bozuluyordu..kafamda yarattigim goruntulerden urperiyordum..bu nasil bir hayal gucudur.. bir de arkasinda 1960'tan kalan cagimizin en buyuk belgeleri arasinda yer alacaktir notu daha da carpici..bilmiyorum hala etkisindeyim sanirim kitabin..

Adsız dedi ki...

Sanırım ilkokul 4 yada 5 deydim. 1984-85 yılları babamın yasaklı kitapları arasında bulmuştum boyalı kuşu.. Annemin tüm azarlarına yasaklarına rağmen kışın ortasında saoğuk odalara kaça kaça ders kitaplarımın arasında okuyarak bitirdim. Ufacık yaşımda okuduğum bu kitaptan öyle etkilenmiştim ki ufacık yaşımda psikolojim bozuldu ve ailem bunu hiç farketmedi. Meğer annem ne haklıymış her kitabın okunacağı bir yaş varmış ve ben çok erken davranmışım büyümekte keşke hep çocuk kalsaymışım. Tek , tek bir kitapla büyüdüm ben... Bir inat uğruna okuduğum bu kitaba lanet olsun hayatın gerçeklerini ufacık yaşımda bana öğrettiği için