Farklı olmanın cezası sabittir!

Oysa ne güzeldir hayattan bihaber öyle yaşayıp gitmek. Farkında değilsindir hiçbirşeyin... ne güzel!

Yatarsın, uyursun hiçbirşey düşünmeden... sananedir senden gerisi?

Yapabilseydim gözlerimi kapatmak isterdim gördüklerime, kulaklarımı tıkamak duyduklarıma... öyle yaşayıp giderdim bende duymadan, görmeden, bilmeden!

8 Eylül 2009 Salı

p.s. for myself

Şems' im, ayım geldi
Gözüm, kulağım geldi
Gümüş bedenlim geldi
Altın madenim geldi
Başımın sarhoşluğu geldi
Yolumu vuran geldi
Tövbemi bozan geldi
Gözümün nuru geldi
Başka ne dilediysem
İşte o dilediğim geldi...

(M.C.Rumi' nin Şems Tebrizi Hazretleri' ne aşkını anlattığı şiiri...)

7 Eylül 2009 Pazartesi

Çağrı: Yüzyılın Delilik Hareketi

Toplum olarak deliriyoruz.

Evet aynen böyle düşünüyorum.

Hatta deliriyoruz demek biraz iyimser bir yaklaşım olabilir belki de delirdik demek gerek diyorum.

Kiminle konuşsam son zamanlarda depresyonun eşiğinde, içinde, dibinde, aşmış, delirmiş... Ama amman kimse duymasın. Sussss duyacaklar, aramızda kalsın. Ulan sapık mısın, sapkın mısın ? :)) Duyacak diye korktuğun adam senden çok mu akıllı sanki?

Peki neden böyleyiz? Neler oluyor bize, yine neler oluyor gülüm? Ne deli dana, ne kuş gribi, ne domuz gribi ne de kırım kongo virüsü bence farkında olmadığımız hala önemsemediğimiz ancak çağın en büyük virüsü ile karşı karşıyayız. Hızla yayılıyor. Hızla bulaşıyor. Üstelik ne kan yoluyla, ne hava... Bir bakışımızla, bir sözümüzle hop virüs karşı tarafta kuluçka döneminde... Ne burnun akacak, ne başın ağrayacak, ne ateşin çıkacak. Hiçbirşey hissetmeyeceksin. Yavaş yavaş hastalık tüm beynini ele geçirecek. Önce beynini yokedecek. Beynin bedenini kontrol edemez hale gelecek. Ama o zamana kadar hala hayattaysan bedeninindeki değişimleri farkedecek nasılsa bir beynin kalmayacağı için hala hiçbirşey anlamayacaksın. Öyle kendi kendine, yavaş yavaş, ağrısız bir ölüm...

Aklıma daha mantıklı bir gerekçe gelmiyor. Evet uzaylılar gezegenimize delilik virüsü attı. Hepimiz deliriyoruz.

Soruyorum. Ayşe' nin sıkıntıdan yeryer saçları dökülüyor. Fatma' nın elleri titriyor. Arzu uyuyamıyor. Elif yemek yiyemiyor. Berna kapalı yerlerde duramadığı için, işinden bile oldu. Yollarda geziyor. Hasan mutsuz, Ali sinirli, Hüseyin alkolik oldu çıktı. Soruyorum belki kendimdeki nedeni bulabilme umuduyla neden, neyin var, ne oldu ki? Cevaplar tek... Bilmiyorum! Havalardan, sudan, gazetelerden, haberlerden, işten güçten, ailem yüzünden, sevgilimden, hükümetten, parasızlıktan, ölümlerden kalımlardan, insanlardan, ondan bundan...

Herkesin kendince bir nedeni var.

Diyorum ki, içinde tutmamak gerek. Korkuyoruz ya depresyondayım demeye, birileri duyacak diye... bence hiç gerek yok. Nasıl olsa hepimiz aynıyız. Bence dökülelim yollara. Kafamıza birer honi alıp... Öyle estiği gibi bağıralım, çağıralım, küfürler edelim, ağlayalım, gülelim, canımız ne isterse onu yapalım, kızdıklarımıza kızdığımızı, yediğimiz kazıkları, sevdiklerimize sevdiğimizi söyleyelim. Madem delirdik. Bari birgünlüğüne kendimiz gibi olalım. Ne demiş Mevlana Hazretleri;
Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol...

Ciddiyim ben... Cesareti olanlar bana buradan ulaşabilir. Bence antipsikolog şeklinde bir grup bile olabiliriz. Antidepresanlara hayır, terapilere hayır, hepimiz biriz, hepimiz deliyiz...

Son olarak devlet büyüklerimize, sağlıkçılarımıza bir öneri, sigarayla savaştığımız kadar bununla savaşalım. Afişler asalım. Birbirimize sürekli bağırıp çağırmak beddualar etmek size ve çevrenizdekilere ciddi zararlar verir. Birbirimize hoşgörüsüz davranmak ağrılı ve yavaş bir ölüme neden olur. Depresyon anne karnındaki bebeğe zarar verir, doğurganlığı azaltır... blablabla!
Günün şarkısı: Ağlanacak halimize güler olduk... Halimiz dumannn ammannn