Farklı olmanın cezası sabittir!

Oysa ne güzeldir hayattan bihaber öyle yaşayıp gitmek. Farkında değilsindir hiçbirşeyin... ne güzel!

Yatarsın, uyursun hiçbirşey düşünmeden... sananedir senden gerisi?

Yapabilseydim gözlerimi kapatmak isterdim gördüklerime, kulaklarımı tıkamak duyduklarıma... öyle yaşayıp giderdim bende duymadan, görmeden, bilmeden!

4 Mart 2010 Perşembe

Şu eski kulağı kesiklerden

Bobilerde geziniyordum. Baktım ki bizim kulağı kesik Van Gogh hakkında bir sürü geyik yapılmış. 


Van Gogh hani şu ünlü ressam. Kulağı kesik adamcağız. Şimdi bu adamın neden kulağının kesildiğine dair bir yazı okumuştum. İlginç gelmişti öykü. Aklımda kaldığınca anlatayım. Bu Van Gogh sinirli, sürekli düşünen, okuyan, yazan depresif bir kişilik. Bir kriz anında kulağını kesip, bir oruspuya hediye etmişte kadıncağız oracıkta bayılıp kalmış. Neden kulağını vermiş bilemem. Çünkü diğer bir söylentiye göre kadını şeyedememiş. Ee öyleyse zaten bir işe yaramıyor zaten deyip, pipisini kesip verseymiş ya. Sırf bu nedenden dolayı bana da ikinci söylenti daha doğru gibi geliyor. 
Gaugin diye bir adam Van Gogh' un oda arkadaşı. Van Gogh o sıralarda bir ressam komünü kurma derdinde. Arles' in kadınlarının çok güzel olduğunu duyuyor ve oraya gitmeye karar veriyor. Peşinden bir şekilde bu Gaugin' i de ikna edip sürüklüyor. Bunlar gittikleri yerde bir kerhaneye gidiyorlar. Gaugin serseri, çapkınlık peşinde koşan zengin maçonun teki. Gaugin bir güzel vaktini değerlendirirken, bizim fan hoh' ta tık yok. Sonra bunlar yolda giderken fan hoh başlıyor dert yanmaya. Ben niye yapamıyorum falan ağlanıp sızlanıp duruyor, Gaugin iti de ee siterim ulen böyle muhabbeti deyip çekiyor kılıcı kesiyor bizimkinin kulağını. Bir diğer söylentiye göre de ikisinin aynı oruspuya aşık olabileceği söyleniyor. Van Gogh alıyor yerden kulağı bir zarfa koyuyor ve götürüp kadına veriyor. Sanırım bak seni şeyedemedim ama senin için kulağımdan oldum, sesimi çıkarmadım aldım sana getirdim. Erkek adamım ben mesajı olabilir. Bu da benim yorumum. 


Neyse, Gaugin bu olaydan sonra mahalleyi terketmiş. Frengiden ölmüş. Onunda güzel resimleri vardır. Nietzsche' nin de frengiden öldüğünü okumuştum. Van Gogh kendini tımarhaneye koydurtmuş birkaç kez. Birkaç kez de kardeşi onu tımarhaneye koydurtmuş. Mahalleli bile imza toplayıp tımarhaneye tıktırtmış. Birgün, çok ama çok depresyondayken tımarhaneden çık sen, yürü, yürü ve bir tarlanın ortasında kendini göğsünden vur. Yarasının ölümcül olduğunu farkedemeden geri yürümüş. İki gün sonra 37 yaşında ölmüş . 

0 yorum: