Farklı olmanın cezası sabittir!

Oysa ne güzeldir hayattan bihaber öyle yaşayıp gitmek. Farkında değilsindir hiçbirşeyin... ne güzel!

Yatarsın, uyursun hiçbirşey düşünmeden... sananedir senden gerisi?

Yapabilseydim gözlerimi kapatmak isterdim gördüklerime, kulaklarımı tıkamak duyduklarıma... öyle yaşayıp giderdim bende duymadan, görmeden, bilmeden!

12 Aralık 2009 Cumartesi

Vallahi billahi şart şu eğitim

Küçüklüğümden beri duyarım. Her ensest ilişki karşısında büyükler "töbe töbe biz kızılbaş mıyız" gibi cümleler kurardı. Nedir bu kızılbaşlık? Kızılbaş' ın kelime anlamı taa Uhud Savaşı' na dayanırmış. Hz. Ali Uhud Savaşı' nda kendisini Hz.Muhammed' e siper ettiği sırada başından yaralanmış. O sırada başına bağladığı bez kandan kızıl rengine boyanmış. O günden sonra aleviler ise bunu gurur duydukları bir olay olarak kendilerine kızılbaş demişler. Daha sonraları tarihte birçok kere alevilere karşı yapılmış karalamalar, dışlamaların sonrası bu kızılbaş söylemi de kötü birşeymiş gibi kullanılmaya başlanmış. Neyse dün benimde aklıma geldi merak ettim baktım. Bende sanırdım ki "mum söndü" olayıyla bağlantılı şekilde mum ışığından etkilenerek çıkan bir söylem. Kötü anlamda kullanılır sanırdım. Değilmiş.

Merak merakı getirdi. "Mum söndü olayı nedir?" diye sordum sevgili gogula.  Mum söndü olayını, alevi halkının akşamları bir eve toplanıp mumlar yakıp sonra bu mumları söndürüp birbirleriyle birlikte olduğu şeklinde bilirdim. Bilirdim de inanmazdım. Velhasıl haklıymışım. 16. yy' dan Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar Osmanlılar alevileri tehdit olarak görmüş, ibadetlerini din dışı saymış ve alevi halkın ibadetlerini serbestçe yapmaları yasakmış. Jandarma, alevi olmayan halk baskı kurar türlü eziyetler yaparmış. Şu tarihimizde ki olayları okurken içim sızlıyor. Cehalet ne zor, ne kötü şeydir. Herneyse, bu yasaklar nedeniyle alevi halk rehber, pir, mürşid olarak isimlendirdikleri dini alimlerinin köylerine geldiği zamanlarda bir evde toplanırmış. Bu kişi önderliğinde ibadet ederlermiş. Jandarma' nın geldiği haber alındığında ise mumlar söndürülürmüş. Sonraları bu farkedilmiş ve kimdir bilemem ama birileri ortaya bana da anlatılan dedikoduyu yaymış. İnanılır gibi değil değil mi?

İyi şeyler unutulurken, kötü bir haber taa bize kadar ulaşabiliyor.

Dün akşam işyerinde asansörde 2 kişi tartışıyordu. "Hayvan terli" ne demek? Ben duymamıştım bu deyimi. Birisi, "hayvan terli demek, yürümez gitmez demek" diyordu. Diğeri ise, "hayvan terli demek tecrübeli, yemez anlamında kullanılır" diyordu. Sonunda iddaaya girdiler. Ben asansörden indim. Ama merak ettim. İddaayı kim kazanacak? Baktım ki, ikinci anlamda kullanılırmış. Tecrübeli demekmiş.

"Bizde ki kısmet, kız İsmet" diye bir deyim duydum Gökhan' dan çok sevdim. Nereden geldiğini bulursam yazarım. Bilen varsa bana yazsın.

Bugün Cuma... Ne güzel birgündür şu Cuma! Yapacak bir sürü şey var. Kendine ayırabileceğin zamanın var. Uyuyabileceğin zamanın var. Özgürlük var. Yarın akşam şöyle yarimle başbaşa bir rakı faslına gidesim var. 2 kadeh, bir kaç tabak meze yanında keyifli bir sohbet... Bitti mi bütün haftanın yorgunluğu? Bitmez mi :) Alkol aldıktan sonra özellikle şaraptan sonra uyumadan önce veya gece boyunca 1-1,5 litre su içmek lazımmış. Alkolun içindeki bir madde vücuttaki suyu emiyormuş. Özellikle maden suyu tavsiyemdir. Alkolle kaybedilen minarelleri yerine getirmeye yardımcıdır kendisi. Bu nedenle ertesi gün sendromunu yaşamıyorsunuz. Bizzat tarafımca denenmiştir. Ayran-soda ikilisi de buradan geliyor. Sanırım ayranda mideye yardım ediyor. Sabah kalkıp, yemek yemek istemeyince aç karnına sodayı kafamıza dikmeyelim diye.

Hazır Taksim' e kadar gitmişken akşam üstü orada bulunup bir de sahaflar pasajını gezmeden olmaz değil mi? Bakalım neler var neler yok? Beyoğlu, Taksim sevenler Ahmet Ümit' in Beyoğlu Rapsodisi adında bir kitabı var. Okuyun. Okumadan önce birkaç not kağıdı olsun kitabın yanında. Beyoğlu' nda ki her sokağın, her pasajın tarihi anlatılıyor neredeyse. Not alın derim yoksa benim gibi kitabı tekrar okumak zorunda kalabilirsiniz :) Sonra gidin bir gezin Beyoğlu' nu. Bir de öyle bakın derim. Aman ben tarih okurken bayılırım diyenler var ise, Ahmet Ümit kitaplarını bilenler bilir. Polisiye roman yazar yazarımız. Araya da olayların geçtiği yerlerin bilgilerini serpiştirir. Bir solukta okursunuz. Bu arada kitap tavsiyesi olan varsa yazabilir mi?

Haftasonunun tadını çıkarın. Çalışanlar varsa teselli edecek birşeyler yazabilmeyi isterdim ama haklısınız iğrenç birşey. İşini severek, çalışmak ibadettir diyenler varsa ne mutlu size. Çok kıskanıyorum sizleri bilesiniz.

Şimdilik bana müsade... Laf lafı açıyor ama benim gözler yorgunluktan daha fazla açık kalamıyor.

İyigeceler gece ;)

0 yorum: