Farklı olmanın cezası sabittir!

Oysa ne güzeldir hayattan bihaber öyle yaşayıp gitmek. Farkında değilsindir hiçbirşeyin... ne güzel!

Yatarsın, uyursun hiçbirşey düşünmeden... sananedir senden gerisi?

Yapabilseydim gözlerimi kapatmak isterdim gördüklerime, kulaklarımı tıkamak duyduklarıma... öyle yaşayıp giderdim bende duymadan, görmeden, bilmeden!

30 Nisan 2009 Perşembe

What is the matter man?

Yazamadığım son günlerde binlerce konu birikti kafamda, paylaşmak istediğim...

İlki hani şu bu yazın modası "domuz gribi". Bu garip hastalıklarla hatırladığım kadarıyla ilk "deli dana" ile tanışmıştık. sonrası "kuş gribi", "kırım kongo virüsü", bu yaz ne çıkacak diye beklerken ben gecikmedi geldi "domuz gribi" Anneannem diyor ki, biz küçükken yoktu böyle hastalıklar. Sonra düşündüm benim çocukluğumda da kızamık, su çiçeği, kaba kulak falan vardı. Ben çocukluğum boyunca bu gruptan hiçbir hastalığı geçirmemişim, o zamanlar kuzenlerimin hepsi hiçbirisini geçirmeyen çocukların sonunda boğmaca olup boğularak öleceğini söylerdi. Ben de inanırdım :) Yıllarca boğularak öleceğim hatta bu senaryoyu boynumdan iki el çıkıp boğazımdan tutup beni boğacak ve böylece boğmaca olup öleceğim sanarak canlandırmıştım ben kafamda. Sonraları öğrendiğim ise, insanın mutlaka birgün bu hastalıkları geçireceği şeklinde birşeydi. Hala birşey olmadı. Bekliyorum :) Neyse, konu dağıldı. Merak ettiğim şu, nedir aslı bu hastalıkların? Neden hepsi hayvan türleriyle alakalı? Bir mesaj mı verilmek isteniyor yoksa daha mı ürkütücü oluyor? Eskiden var mıydı böyle hastalıklar dedim ama bugün öğrendimki varmış. 1. Dünya Savaşı sırasında İspanyol gribi bir diye bir hastalık varmış, o zamanlar köyler yok olmuş, Amerika' nın %28' i ölmüş, İngiltere dersen yine yaklaşık oranlarda etkilenmiş. Geçen sene kırım kongo virüsü yüzünden yeşillik hiçbir alana giremez, bütün yaz kapalı ayakkabılarla gezer olmuştuk. Bu sene ise görünen o ki, tüm yurtdışı gezileri iptal gelen turistlere domuz gibi bakacağız anlaşılan...

Dün akşam otobüste gelirken aklıma birşey geldi. Tuhaf birşey değil. Belki yazmaya bile değmez. Ama benim herkesin bildiğin şeyleri cümlelerle netleştirdikten sonra kafamda, yeni birşey keşfetmişcesine tuhaf bir sevincim oluyor. İnsanın her yeni günü yaşamışlıklarının getirdikleri ile yaşadığını düşündüm. Bugün yeni birgün, yeni bir olay oluyor. Fakat ben bu olayı yeni olarak değerlendirmiyor, daha önce yaşadığım benzer olayla bağdaştırıyor ve o şekilde algılayıp yorumluyorum. Böylece farklarını farkedemiyorum. Bu olayın bilimsel açıklamasını bir belgeselde, beyindeki nöronların benzer olaylar sonrası birbirini ateşlemesi sonucunda ortaya çıktığını anlatıyordu. Örnekle anlatmam gerekirse, 10 yıl önce ilk aşık olduğunuzu ve aldatıldığınızı varsayalım. Bu ilişki için beynimizde bir nöron aşk adında oluşuyor, aldatılınca aldatma adında bir nöron daha oluşuyor ve bu iki nöron arasında bir bağ oluyor. Yani biz tekrar aşkla karşılaştığımızda önce aşk isimli nöron devreye girerek daha önce bağı olan aldatma nöronunu ateşliyor. Böylece aşk başa gelince direk beraberinde beni aldatabilir duygusuyla ilişkiye yaklaşıyoruz. Bir bilimsel açıklama bu kadar kötü olabilir farkındayım. İşte bu durumu düzeltmek için beyni doğru programlamak gerekiyormuş ve zırt diye olmuyormuş. Sabırlı olup, yanlış bağları farkedip yoketmek gerekiyormuş vs.vs. İşin yoksa uğraş dur :) Benimle başım dertte :) Şaka bir tarafa yapabilene ne mutlu. Son günlerde, çok sinirli olduğumu farkeder oldum. Heyecansız, sinirli, ters, özensiz, gıcık bir insan. Hiç sevmedim bu halimi. Düzeltmek için birşeyler yapmak lazım. B vitaminleri alıyorum :) Bu halimden ötürü sevdiceğimi kaybedeceğim diye çok korkuyorum, onun da içindeki yaşama sevincini öldürüyorum bu da ayrı. Offf neler oluyor banaaa? Hormonlarım şaşırdı sanırsam. Ama dün gece karar verdimki hangileriyse o şaşıranlar bir an önce kendilerine gelecekler.


Bahar geldi ya ne bu saçmalıklar :)

Bahar gelince içi içine sığmaz insanın... Sabah farklı uyanır. Gün bir başkadır. Kelebekler, kuşlar, çiçekler, böcekler... Yaz geliyordur. Yeşil, mavi, tüm renkler cıvıl cıvıl telaşlı, heyecanlı günler. Daha neler neler ;)

0 yorum: